- üstünde
- өстендә
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
üstünde durmak — bir işe önem vermek, bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek Bir çeşit ezbere okuyoruz, durmuyoruz metin üstünde, fikir üstünde. A. Erhat … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstünde hakkı olmak — birinde emeği, iyiliği, hakkı bulunmak Hanımının, çocuklarının üstünde bunca yıllık hakkım var, diye ağlamaya başladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstünde kalmak — 1) mal, artırma sonucunda bir kimsenin olmak Mal üstünde kalınca da herkes gibi sevinmedi, böbürlenmedi. H. Taner 2) suçlanmak Behiç le Siyret benden gizlediler, kabahat bizim üstümüzde kalır. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
iğne üstünde oturmak — diken üstünde oturmak Konuk kadının durgunluğu evdeki tedirginliktendi, iğne üstünde oturuyormuşçasına eğretiydi duruşu. B. Günel … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir ayak üstünde bin yalan söylemek (veya bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek) — çok kısa sürede pek çok yalan söylemek Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez, bakkala bozdurulan paranın gerisini daima eksik getirirdi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
istim üstünde olmak — 1) buharla işleyen araçlar kalkmaya hazır duruma gelmek Gemi istim üstünde, kalkması yakın. Demir almak için süvari bekleniyordu. Z. Selimoğlu 2) mec. hemen gidecek durumda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
diken üstünde oturmak (veya olmak) — bir yerde tedirginlik duymak O bir yıl içinde diken üstünde otururum o evde; düş kuramam, şiir yazamam. M. C. Anday Konuşmaya başladık. Yine kavga ederiz diye diken üstündeyim. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
tetik üstünde beklemek — hazır, dikkatli, uyanık bulunmak, tetikte olmak Kimisi dönmeye başlamış bile kimisi tetik üstünde bekliyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dumanı üstünde — 1) çok taze (sebze, meyve, yemek vb.) 2) çok yeni, üzerinden çok zaman geçmemiş Anadolu notları arasına bugün dumanı üstünde bir Rumeli notu sıkıştırıyorum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstündeki üstünde, başındaki başında — üstündekinden başka hiçbir şey kalmadan anlamında kullanılan bir söz Karanfil, üstündeki üstünde, başındaki başında sokağa kovulmuş. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş taş üstünde bırakmamak — baştan başa yıkıp yerle bir etmek Kaçsan da kaç para eder? Sana, köyde taş taş üstünde bırakmayacak diyorum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük